Hititler ’in tarihteki yerine dair bilgiler, yüzyılın başında elde edilmiştir. “Yozgat Tabletleri” olarak bilinen tabletlerin çözülmesinin ardından, bu tabletlerde Anadolu’daki Hatti Ülkesi’ne dair bilgiler elde edilmiştir. Bu bilgiler, bölgenin tarihi hakkında önemli veriler sunmaktadır. Anadolu’da uzun süre yaşamış olan Hatti’ler, Hitit kültürünü ve yaşamını da oldukça etkilemiştir. Zamanla bu iki kültür birbirine kaynaşmış ve Hitit kültürü olarak var olmaya devam etmiştir.
Hititler, Anadolu’ya Kafkasya üzerinden göç etmiş bir Hint-Avrupa kavimi olarak tanımlanıyor. Anadolu’ya Kafkaslar üzerinden gelen Hititler, ticaret ve hayvancılık yaparak hayatlarını sürdürüyordu. Ancak, ana geçim kaynakları tarım olmuştu. Bu nedenle, Hititler izledikleri genişleme politikalarında ticaret yollarına sahip olma amacı kadar, verimli toprakları ele geçirme amacını da taşımışlardır.
Tarım ve hayvancılığın öne çıktığı bir toplum olan Hititler de, Tanrı inancı da doğa temelliydi. Hititler kutsal saydıkları değerler, bayramları, tapınakları ve tapınma şekilleri, ayrıca Tanrıları da bir tarım toplumu için önemli olan hava, su, toprak gibi unsurlara göre şekilleniyordu. Sanatı, dini, savaşları, güçlü krallığı ve kralları ile tarihteki önemli uygarlıklardan biri olan Hititler‘e dair ilk kalıntılar Kültepe’de bulunmuştur.
Hititlerin Çöküşü ve Mirası
M.Ö. 12. yüzyılda, Deniz Kavimleri olarak adlandırılan gruplar Anadolu’ya saldırılar düzenlemeye başladılar. Bu saldırılar, Hitit Devleti’nin zayıflamasına yol açtı. Ayrıca, iç karışıklıklar da devletin gücünü azaltan bir diğer önemli faktör oldu. Sonuç olarak, Hitit Devleti zayıflamaya başladı ve büyük bir çöküş sürecine girdi. Sonunda Hattuşaş’ın düşmesiyle birlikte büyük Hitit İmparatorluğu tarih sahnesinden silindi. Ancak, Güneydoğu Anadolu’da kurulan Geç Hitit Devletleri, bu kültürün izlerini bir süre daha yaşatmıştır. Hititlerin hukuk anlayışı, diplomasi yetenekleri ve mimari mirasları, sonraki medeniyetler üzerinde derin bir etki bırakmıştır.
Çatalhöyük ve Ana Tanrıça Kültü