Önceleri doğal bakırın işlenmesi, ateşle ısıtma tekniğinin keşfi ve bakırın maden filizlerinden izabesi ile gelişen madencilik, daha sonraki dönemlerde dövme ve döküm tekniklerinin gelişmesi ile hızla ilerleme kaydetmiştir. Anadolu’ya geldiklerinde kendilerini hammadde kaynağı açısından yaterli, her türlü maden üretim teknolojisinin uygulandığı bir kültür bölgesinde bulan Hitiler, M.Ö. 2.binin ilk çeyreğinden itibaren, eski madencilik geleneğini daha da geliştirme olanağı elde etmişlerdir.
Hititler çubuk, yuvarlak ya da öküz gönü şeklinde elde ettikleri metal külçelerini, fırın, ocak, körük, üfleç, pota gibi zengin üretim malzemesine sahip yerel atölyelerde ergitmişler ve pişmiş toprak ya da taştan yapılmış açık, iki parçalı ya da kaybolan modelli kapılarda, döküm ve dövme tekniğinde çeşitli eserler üretmişlerdir. Hattuşa’da Aşağın Şehir, Büyükkale ve Yukarı Şehir’de ele geçen az sayıda işlik, üretim malzemesi ve mamul eser, bize yazılı belgelerde sözü edilen metal sanatı hakkında bir fikir verebilmektedir.